Eleman Tunçbilek  Reklam   0532 786 30 75/ 0312 430 75 00
HV
27 NİSAN Cumartesi 19:09

Sıhhıye’den sanata yürüyüş

Giriş Tarihi : 29-07-2019 12:35

Monet’in “Tınazlar(Haystacks)” serisinden bir tablo olan “Meules(Saman Yığınları)” Sotheby’de olan bir açık arttırmada rekor kıran bir fiyatla 110,747,000 dolara satılmış ve bu fiyat sadece bir Monet tablosuna ödenen en yüksek fiyat değil aynı zamanda İzlenimcilik akımını temsil eden herhangi bir sanat çalışmasına ödenmiş en yüksek fiyat olarak kaydedilmiş .

 

İzlenimcilik akımı nedir yani namı değer empresyonism akım

Ki Monet bu akımın en ünlülerindendir..

Sembolizm ile beraber sürrealizm yani gerçeküstücülük akımını hazırlamışlardır.

Bu tabloda ve diğer birçok Monet tablosunda ise “doğadaki unsurların sanatçı nın içinde bıraktığı his ve izlenimleri resmetme “ özelliği diyebiliriz.

Biraz fantastik 

Biraz abartılı

Biraz  “ve sahneeeee”  dedirten cinsinden ..

 

Bunlar bence önemli ,öncelikle sanatın her dalına gerekli önemi göstermeliyiz.

Tiyatro sinema ve müzik tüketilmesi kolayken resim biraz daha yüksek farkındalık değişik frekans istemekte .

Bu temel bilgileri ufak ufak hatırlayalım ki daha bi bilinçli sergi erbabı olalım .

Sergi erbabı diyorum zira daha çok resim vs sergileri gezelim 

Gidelim

Destekleyelim...

Hep diyoruz ya 

Sanat destek ister

“Ben anlamıyorum “ demek ayıptır. Anlamamak değil...

 

Bende bilgili değilim ama sergiye giderken bilmediğim bir akımsa okuyor güncelleme yapıyorum daha bir lezzetli oluyor.

Git ve sende neler çağrıştırıyor ? nerene dokunuyor ?

Uzun uzun yavaş yavaş sindire sindire gez lütfen

Budur aslolan

Sanatçı nerene dokunabiliyor....

Bazen beyninin kıvrımlarında bir kokuyu arar bulur bazan eski bir anıyı

Bazan da yaşanmamış bir hayali 

Artık sizin bileceğiniz iş 

Ressam ve sen 

Buyrun

 

 

 

 

Çocukluğumda Sıhhıye  de Zafer Çarşısı vardı tabi ki avm ler yoktu.

Daha ilkokul yıllarımda yaşadığımız Anafartalar caddesinden oraya kadar yürür hele bir de kışsa yol boyu üşümüş donmuş kalkan omuzlarımın verdiği yorgunluk ve sonra kapıdan girer girmez yüzüme vuran sıcak havanın verdiği hazla inen omuzların ve rahatlamanın şimdilerde bulamadığım bir spa nın uzakdoğu yu anımsatacak kadar hedonist bir dokunuşu..

Önce yavaş yavaş sahafları gezer hayal kurardım (futurist düşünsellerim o yıllarda yeşeriyormuş )

İlerde eminim bütün kitapları bir çırpıda beynimize aktaracak teknolojilerin çıkacağına olan sonsuz inancımla ilk etapta yüklenecek kitapları seçme oyunu oynardım ,yıllar sonra çıkacak matrix filminin  database arşivini oluştururcasına bir öykünüş.

 

Sonra ısınmanın ve o yıllarki garibanlıkla hedonism in doruğu sandığım meydandaki çay bahçesinde  sahlep içmek ..

vay be gün o gün yani paralı yani bonusluysa

değmen keyfime 

Sahlep içmek derken nerdee 

öz güven şimdiki çocuklarda ki gibi değil ki

Bir kenarda alel acele içilen bir  kaçamak 

Sanki suç işliyorum veya bişey diyecekler veya birilerine ,bişeylere ayıp oluyor hissinin üzerime fazla gelen yıllardır taşıdığım yükü

hatta garsonun biraz sert bıraksa ; ikinci kez varmaya on kere yeltenip dokuz kere bazan on kere vazgeçen elimin hızla tuzluğa konulmuş tarçınla sınavım..

O da param varsa nerden olsun kırk yılda bir ...

 

Hazlardan bahsederken bu Kemalettin Tuğcu anı yumağı içinde en önemli kısmı çocuksu maliyet tercihimle sona sakladığım tek bildiğim sergi yeri olan merdivenin solundaki salonda resimler arasında kaybolmak...

Kaybolmak diyorum her seferinde adını koymadığım,

tarifi dahi güç  fantastik bir oyun 

bir deneyim...

kah resimdeki yolda bisikletimle son sürat giden ben

kah teknede en azgın suların kaptanı

Bazan bir manzarayı manzaranın içerisindeki kendime seçtiğim en güzel noktaya her zaman ki gibi unutulmuş koltuğum ve sıkma portakal suyumu kendim koyarak  başlayan ve bana saatlerce gelen hızlandırılmış bir seyrediş oysa öylemi saatlerce ufku seyretmiş bir bilge ihtiyar gibi hissedişimle diğer resime geçişte ağrıyan mafsallarım ne kadar da gerçek.

 

Başkalarının hayal dünyasına  sızmış takipçisi tek 

bilinmeyen sıra dışı bir kahraman gibiyim.

 

 Eee meyve yemeden sofradan kalkılır mı?

Meyveli bir resim varsa en sahici gördüğümü bir çırpıda soyar (ki buradaki kahramanlık onu soymamdadır ve hala meyve soymaktaki beceriksizliğim dillere şayandır) bıçağın ucuna taktığım bir parçayı sevdiğime uzatır dım 

bu garip ama güzel  ritüeli fazlasıyla yaşamış biri olarak paylaşımcılık mı desem anneannem den bir yadigar mı ,ne desem bilemediğim bir refleksi es geçmeden 

Bu bıçak ucu geçirilmiş elma diliminin karşı konuğu bazan çoçukluk aşkı platonizmi,bazan bir arkadaş olur

 bazan anne ,bazan kardeş 

aman anneanemi unutmayayım

Aklımın en güzel köşelerinin bilgili ilgili sevgili ışıl ışıl parlayan gözleriyle her şeyi bildiğini zannettiğim canımı...

 

Paylaşım işide tamam mı yavaşça evin yolu tutulur

Yol soğuk 

Yol yokuş 

Yol gerçek

Oysa bilsem ki o yıllarda ilkokul çağında bir çocuğun o yolu tek kat edişi ne de  büyük bir özgürlük 

Ne de büyük bir haz 

Ne kadar da büyük bir lüx

 

 

Ayhan Tekin

YORUMLAR
web counter