Eleman Tunçbilek  Reklam   0532 786 30 75/ 0312 430 75 00
HV
16 NİSAN Salı 10:56

Türkçe sözlü müzik ve fonetik üzerine

Giriş Tarihi : 03-06-2019 17:08

Türkçe sözlü müzik ve fonetik..

 

Müzik ile konuşulan dil arasında sıkı bir bağ olduğu bilinmekte.

 

Acaba bu yüzden midir Almanca şarkıların pek de kabul görmeyişi.Kendi halkına anlam ifade edebilir. Ancak fonetik yapısı itibariyle olsa gerek uluslararası müzikal platformlarda yerini alamamakta. Birkaç seçkin film türüyle  ünleri haricinde, repliklerden öteye gidemeyip sanatta hak ettiği yeri bulamamakta !

 

Bence Türkçe de öyle.

 

Fonetik yapısı gereği yurtdışına açılmamızı engellemekte .Tabiki tek nedeni sözler değil ,sound ,bestelerin yapısı ,aranjörlerin kafası hepsi çok etken .

 

Yoksa “şiribim şiribom şiribimbom boom boo oom “ diyen Gökben, 

 

“Honki ponki torino şabala şumba morino “diyen Şenay nasıl ünlü olmasın ..

 

Ya da dimağlarımızı zorlayan  “ önlerime duvarlar örseler diyen “ Yaşar ‘ dan,

 

 folklorik genetiğimizden fırlayan ve onlarca benzeri gibi felsefenin sınırlarını zorlayan “manda yuva yapmış söğüt dalına ,yavrusunu sinek kapmış gördün mü “diyen türkülerimize..

 

I love you I love you /do you love me ... kiss me kiss me diyen Ümit Besen’in bu derin ve isterik evrensel yaklaşımı...

 

Veya toplumsal sorunlara dem vurup ,bir kesimin sesi olan ve duvarlarını süsleyip hayır duaları alan Tuba Ekinci’nin  dediği dibi “O şimdi asker canı neler ister “....

 

Bu kadar derin sözlerin yanında “ çikita muza”  yapılan haksızlığı hala içime sindirememekte ve toplum olarak  Ajdar’dan özür dilemekten yanayım.

 

Toplumsal barış çok önemli..

 

Banu Alkan’ın o şuh sesiyle sound olmak adına ,güzelliğini de destekleyen ,adeta marka çalışması nasıl yapılır dedirten, o günlerden bizlere dersler veren “neremi neremi “ diyerek kendi  kendine sorduğu soruya  “heryerimi “  cevabıyla ve  Türkçe sözlü müziğe yapmış olduğu içerik katkılarıyla ,Kültür bakanlığına talip olmasında hiç bir liyakat sorunu görmüyorum ,hem de çok ciddiyim ..

Aklıma her geleni yazıyorum demiştim ya ..

 

Hiç unutmam Erdek’ten aldığı yazlık bahçe işinin ilk gecesinde, düğüne denk gelip çok güncel ve tuttuğunu düşünerek seçtiği ilk şarkı “yakarım bu şehri evlendiğin gün “ diyen  atarlı bir müzisyen arkadaşımız, damat ve arkadaşlarından  bir araba sopa yerken “yahu aman Türkçe böyle .....aman fonetik yapı yoksa gelini tanımaz falan filan derken bizde sopa yemek üzereyken, yemişim ülen şarkını” deyip iki de biz vurmasak biz de dayağı yemiştik.

 

Dağılan düğüne mi acırsın ,ağlayan ve anlamsız gözlerle etrafa bakan makyajı akmış ,sıranın kendisine gelmesinden korkan geline mi acırsın, gözü mor bir gün sonra Ankaraya geri dönen müzisyene mi acırsın bilemedim ...(gerçek hikayedir)

 

O dayağın rızkı olduğunu ,onu yiyip geldiğini anlatacak kadar amansız iyimser bu kardeşimiz de anlayamamıştır “fonetiği ve Türkçe sözlü müzik” dinamiklerini. 

 

Dayak Bağdatta da olsa yiyip geliniz (yoksa Çin miydi?)

 

Tek bildiğim Türkçe ,şarkı sözlerine zor adapte oluyor..O yüzden hep ,öldüm,bittim ,sen görürsün ,sen gittin ya ben güzelleştim gibi zorlama ve atar üzerine bir kurgu söz konusu..

 

Peki tersinden düşünürsek bu nadide ve seçkin sözler yüzünden milletimiz hayata ve sanata küsmüş, bu küskünlükle konuşma dili böyle olmuş olmasın ?

 

Bence muhtemel..

 

Yoksa konuşulan dil böyle olmasa biz neler yazarız neler...

 

Zamanında sınırları zorlayarak mükemmel işler çıkaran M.Nurettin Selçuk gibi , türkülerine yazdığı müthiş sözlerle usta Neşet Ertaş gibi , modern zamanların  en büyük ozanı dediğim Mazhar ağabey (Alanson ) gibi birkaç isimde, bizim bu tezlerimize inat şarkı sözleriyle , eserleriyle sanatın öyle pekde kolay olmadığını ,herkese göre olmadığını gözümüze gözümüze sokarak  ,şarkılarıyla her dinlediğimizde bizleri adam akıllı dövmesiyle umarım akıllanırız ve bahanelere sığınmadan güzel sözlü şarkılar yazarız..

 

 güzel sözlü şarkılar dilerim...

 

Ayhan Tekin

 

03.06.2019

YORUMLAR
web counter