Eleman Tunçbilek  Reklam   0532 786 30 75/ 0312 430 75 00
HV
26 NİSAN Cuma 09:08

KENDİNİ ANLAMANIN GÜCÜ (1. BÖLÜM)

Dr. Barış Tunçbilek
Dr. Barış Tunçbilek
Giriş Tarihi : 25-05-2019 14:04

 

Ülkemizin en büyük problemi: kendi düşünce süreçlerinin farkındalığı ve anlayışında olamama. Amerikalılar bunu tek bir kelime ile tarif etmişler: metacognition. Yani Türkçeleştirirsek “üstbilişin”.

 

Aslında bu süreç neyi düşündüğümüz ile ilgili düşünmek şeklinde de tarif edilebilir. Yani farkında olduğunuz kendinizi ne kadar tanıyorsunuz? Yoksa siz de otomatik pilotta hayatını devam ettirenlerden misiniz?

 

Ülkemizin insanlarını sıklıkla bir şeyleri yaparken nedenini hiç düşünmemiş şekilde görüyorum. Hâlbuki hareketlerimizin nedenleri üzerine düşünsek ve kendimizi keşfetme yolculuğuna çıksak belki de hem hayatımızda hem de çevremizde ve hatta ülkemizde  yanlış giden çoğu şeyi değiştirebiliriz. Abartmıyorum. Buna gerçekten inanarak konuşuyorum.

 

Şu anda yaşadığımız hayat, geçmiş tecrübelerimizin ve bilgilerimizin bize çoğu zaman biz farkında olmadan onaylattığı hareket bütünleri hediye etti. Tabi bazı hediyeler insanları mutlu etse de bazıları hiçbir işe yaramayabilir ve hatta bazı hediyeler bize zarar verebilir. Düşünsenize şeker hastası olan bir insana her gün şeker hediye etmek paketlemesi ve sunumu her ne kadar şık olsa da kişiye eninde sonunda zarar vermemize sebep olacaktır.

 

Üstbilişin işte bu noktada devreye girer. Sizin hangi konularda özel, hangi konularda farklı, hangi konularda da çevrenizdeki yapıdan geride olduğunuzu gösterir. Çevre ilişkisi önemli çünkü benzer bir durum şarap uzmanlarınca da dikkate alınır. Şarap uzmanları bir şarabın kalitesini analiz ederken rengine, kokusuna ve tadına bakar ama aynı zamanda üzümün yetiştiği çevrenin genel yapısı ile tattıkları şarabın ortaya koyduğu sonucu kendi içinde ayrıca değerlendirir.

 

İşte üstbilişin sahip olduğumuz en iyi özellikleri insanlık değerleri içerisinde doğru konumlandırmamız için bize büyük bir fırsat verir. Aynen şaraplarda olduğu gibi insanı da çevresi oldukça yoğun şekilde etkiler.

 

Doğduğumuzda hem kalbimiz hem de bilincimiz boş beyaz bir sayfa gibidir. Zaman içerisinde aileniz ve çevrenizden gördüğünüz, duyduğunuz, öğrendiğiniz her şey bilişsel – düşünsel şemalarınızı oluşturur. Bunlara aklınızı yöneten süreçler ve politikalarınız da diyebiliriz. Ve aslında çoğu zaman her hayat kazanımı kişiye özeldir ve aynı aile ve ortamda da büyüseler bile iki kardeşte bile  aynı tipte algı şemasına sahip oluşmaz. Her birey kendi içerisinde biriciktir.

 

İnsanın kendisini anlaması ise sadece bir an içerisinde gerçekleşebilen bir durum değildir. Bütün hayatınızı kapsayan ayrıntılı bir süreçtir.

 

Her insanın bir kontrol odağı vardır. Bu kontrol odağı bazı insanlarda içsel, bazı insanlarda ise dışsaldır. İç kontrol odaklı insanlar her ne olursa olsun hayatlarını kendilerinin yönettiğine inanan insanlardır. Dış kontrol odaklı insanlar ise hayatları boyunca dış odaklı etkileşimlerin kurbanı olduklarına inanırlar.

 

Tabi bu noktada biri diğerinden daha avantajlı diyemem çünkü her durum kendi şartlarında farklıdır.  Daha öncede bahsettiğim gibi her insanın kendine özgü bir hikâyesi bulunmaktadır. Fakat şunu unutmayın. Kötü şeyler biz yaşadıkça olacaktır. Bize ya da başkalarına. Bu kaçınılmazdır. Önemli olan şey bizim kötü olaylara verdiğimiz tepkilerdir.

 

Eğer biz içimizdeki güce odaklanır ve başımıza gelen kötü şeylere doğru cevapları vermek için doğru tavırları takınırsak her türlü zorluğun üstesinden gelebiliriz. Bu anlamda içsel kontrol mekanizmalarının belki de bir tık önde olduğunu söyleyebiliriz.

 

Yazımızın ikinci bölümün kontrol mekanizmalarımızın detaylarını sizlerle paylaşacağım.

 

Şimdilik hoşçakalın!

 

Dr. Barış Tunçbilek

YORUMLAR
web counter