Eleman Tunçbilek  Reklam   0532 786 30 75/ 0312 430 75 00
HV
26 NİSAN Cuma 00:50

SOSYAL ZEKA GERÇEKTE NEDİR?

Dr. Barış Tunçbilek
Dr. Barış Tunçbilek
Giriş Tarihi : 10-05-2019 17:28

 

 

Personel ilanlarına baktığımda sıklıkla (hatta her gün diyebilirim) sosyal problemleri çözmede başarılı insanlar arandığını görmekteyim. Sanırım kastedilen problem çözme becerisi, sosyal zekâsı yüksek çalışanları tanımlamak için kullanılıyor.  Akademik çalışmalar yaptığım dönemde bu konu hakkında uzun süre çalıştığım için referans olması için bir yazı yazmanın fayda yaratacağını düşündüğümden bu yazıyı sizler için hazırlamaya karar verdim.

 

Haydi başlayalım;

 

İnsan beyni diğer insanlar ile iletişim kurmak için tasarlanmış ve hatta kablolanmıştır diyebiliriz. İnsanlar dış dünya ile ilişki kurarken beynimizde bulunan “amigdala” ilk tepkiyi verir.”Cortex” ise geç tepkiyi; düşünerek verir. Amigdala ilkel çağlarda hayatta kalmamızı; amigdala ise modern çağda hayal kurmamızı ve düşünmemizi sağlamıştır.

 

Özellikle günümüz anakentlerinde maruz kaldığımız stres ise insanların cortex yapısını kilitlemekte ve onların amigdalalarıyla hareket etmelerine sebep olmaktadır. Bu durumda da öncelikle üzerinde durulması gereken işler başarılamaz ya da verimlilik dramatik şekilde düşer. Uzun vadede ise insan bünyesi zarar görür.

 

Sosyal zekâ dediğimiz şey ise amigdala ve cortex tam anlamıyla dengede çalışabilirken hakkında konuşulabilir 4 parçalı bir kavramdır.

 

-Senkronizasyon (duygu eşgüdümlemesi)

 

-Odaklanma (bizim konumuzda dikkatle dinleyebilme kısmını kastediyorum)

 

-Sosyal Düşünce ( insanların nasıl iletişim kurduğunu anlayabilme)

 

-Sosyal Deneyim (insanlarla ilişki kurabilmenin kolaylıkla başarılabilmesi)

 

Bir de bu 4 başlığın karşısında duran; doğu felsefesinde Ying ve Yang olarak adlandırılan bilişsel yapı vardır. Ben bunlara karanlık üçlü demeyi çok seviyorum.

 

-Narsistler (dünya benim etrafımda dönüyor, ben ne hissedersem insanlar da aynısını hissederciler)

 

-Makivelliciler: İnsanların duygularını anlıyorum ama ben bu duyguları kullanarak hedeflerime ulaşırım; dolayısıyla gerisi beni ilgilendirmezciler)

 

-Psikopatlar / Sosyopatlar (duygudaşlıktan yoksunum, insanlar duyguları olan varlıklar değildirler; insanların eşyadan farkı yokturcular)

 

Yani sosyal zekâ; ilk 4 başlık ile sonraki karanlık üçlünün birbirlerinden çıkartıldıktan sonra elimizde kalan “şey”dir. Eğer artıdaysanız ilerlemek için fırsatınız var demektir. Eğer eksideyseniz işiniz gerçekten çok zor olabilir. İleri derecede eksiye düşülen durumlarda profesyonel yardım alınması önerilmektedir.

 

Eğer artıdaysanız da bulunduğunuz pozisyon yeterli olmayabilir. Sevginin bilincinizde ve dolayısıyla da sosyal ilişkilerinizde bollaşabilmesi için 3 farklı nöral alanı daha da geliştirmeniz gerekir.

 

-Bağlanma Güdüsü: Sevgi yeteri kadar olur ise bağlanma, gereğinden az olur ise kaygı, engelleyici olur ise kopukluk hissi yaratır)

 

-Bakıcılık – İhtimam: Bu sevgi tipi kurtarıcılık ya da güvenli liman sağlamakla ilgilidir.

 

-Arzu: Erkekler görünen imajları daha kolay algılar ve hatırlar. Kadınlar semantik anlamları çok daha rahat çözümleyebilir. Aşk söz konusunda ise aşk; uyuşturucunun beyinde etkilediği aynı noktaları etkiler ve aynen uyuşturucuda olduğu gibi tekrarlanabilen döngülere ihtiyaç duyar.

 

Peki, biz sosyal zekâsı yüksek insanları nasıl ayırt edebiliriz?

 

Aslına bakarsanız çok basit. Gelin ne kadar basit olduğunu hep beraber bu 5 başlık altında okuyarak özetlemiş olalım. Karşınızdaki insan:

 

-Durumsal farkındalık sahibi mi? (Yani sezgileri ve zekâsını bir arada kullanabiliyor mu? (durumsal aptallık bu önermenin tam zıddını temsil etmektedir).

 

-Varlık durumuna hâkim mi? (postürü, vücut dili, gülümseme – gülümsememe oranı)

 

-Otantik mi? (Özgün olma hali ile beraber gerçeklik ve doğruluk arasında bağ kurabilme kapasitesi)

 

-Açık Sözlü mü? (Sözlü iletişim kurabilme kapasitesi, ayrıca insanların dakikada en fazla 150 kelime kullanabilen varlıklar olduğunu unutmayalım; çok yavaş ve çok hızlı konuşan insanlar için farklı bir yazı yazmak gerekebilir)

 

-Empatik mi? Diğer insanları anlayabiliyor mu? Ya da anladığında gerekli ihtimamı gösterebiliyor mu? )

 

Bu niteliklerin bir insanda olup olmadığını anlamak için sözcük judosu yapmanız gerekebilir. Sözcük judosu ne demek derseniz hemen anlatayım. Sözcük judosu karşınızdaki insanı aktif şekilde dinlemek ile başlar. Ne demek istediğini anlamaya çalışmanızla devam eder. Karşınızda duran insanın söylediklerini tekrar ederek onun ne dediğini dinlediğinizi ve anladığınızı gösterin. Kafanızda siz ile onu karşılaştırın. Arada çıkan farklar (bazen de uyumlar üzerine) sohbet ederek konuştuğunuz konu ile ilgili sonuca ulaşmayı deneyin.

 

Yani ben ve “o” durumunda ben ve “sen” durumuna geçişi yönetin.

 

Hoşçakalın!

 

 

YORUMLAR
web counter