Fenerbahçenin Başakşehir karşılaşmasında kazanma olasılığının yüksek olduğunu günler önce yazdığım son yazımda belirtmiştim.
Neden böyle düşünmüştüm. Onu da söylemiştim. Fenerbahçenin ligde önde oynayan takımlara karşı konsantrasyonu daima iyi oluyor.
Başakşehir karşlaşmasında da tek eksiği olan konsantrasyonu sürekli canlı tuttuğu için sonuca gitti. Tempo vardı, agresiflik vardı. 90 dakika hırslarından bir şey kaybetmediler.
Çok başarılı bir karşılaşma sonunda taraftarın ve yönetimin çok mutlu olduğu bir durumda aksaklık ve eksiklikten söz eden kimse yoktu. Sanki bu dostca iş de yine bana düştü gibi. İlk yarıda o güzel oyuna karşılık ortada yine gol yoktu. Çünkü önceki bütün karşılaşmalarda olduğu gibi Max Kruse,
Rodrigues, Tolgay, 18 içinde rahat gol olabilecek durumlarda topu inanılmaz biçimde bencil oynayarak dışarı attılar. Bu üçlünün 18 çevresinde asla kendisinden daha uygun olsa dahi arkadaşlarına pas atma huyları pek yok. Kruse genelde sahada dolaşıyordu. İlk kez özellikle 2. yarı çok güzel oynadı. Rodrigues ikinci yarıda nasılsa Muriç'e bir pas attı. O pas gol oldu. Dirar genelde iyi bir oyuncu ama son zamanlarda sorumsuzca dandun oynadığı da bir gerçek.
Fenerbahçenin ısrarla yeni transfere bu sezon ihtiyaç yoktur, demiştim. Başakşedir karşılaşmasındaki oyunu bu mevsim hangi takım hangi takıma karşı bu canlılıkta 90 dakika oynayabilmiştir ? Yönetim kendini mecbur hissetmemeli. artık Comolli yok. O kendine iş arıyordu, iş yaratıyordu bana göre..
Comollinin gidişi herkese psikolojik bir rahatlık .getirmiştir. Sportif direktörlük Türkiyede alışılmış bir yapılanma değildir.
Fenerbahçenin içinde bulunduğu ekonomik koşullarda bu konum inanın israftır. Comolli geçen yılda sportif direktörümüzdü.
Az kalsın küme düşüyorduk.